İşte Payitaht’ın Mason paşası: Esad Paşa Kimdir? Esat Toptani Paşa Mason mu hain mi, Osmanlı’yı Yıkan Paşalardan mı?

Fullafk.com – Trt 1’in sevilen tarihi dizisi Payitaht Abdülhamid dizisinde 137.bölümünde Yıldız Sarayından masonlara bilgiyi uçuran mason Paşa’nın Esat Paşa olduğu dizide ortaya çıktı. Aslında Selim Paşa masonların içinde mason paşa olarak gözüküyor fakat o Osmanlı Devleti’nin yıkılma planlarına karşı çıkıp Padişaha mason paşa’nın Esad Paşa olduğuna dair bir mektup gönderiyor. Peki Esad Paşa kimdir? tarihteki Esad Toptani Paşa bu Paşa mı? Esat Paşa mason mu? Sultan 2. Abdülhamid’e ihanet etti mi? Hainlikleri devam eden ve masonlarla iş tutan Esat Paşa kim?.İşte Payitaht’ın Mason paşası: Esad Paşa Kimdir? Esat Toptani Paşa Mason mu hain mi, Osmanlı’yı Yıkan Paşalardan mı?..

Esad Paşa Kimdir?

Payitaht dizisinde sessiz sedasız işleri saman altından yürüten Esad Paşa Toptani 1863 yılında o zaman Osmanlı toprağı olan Arnavutluk’un başkenti Tiran’da doğdu. O zamanlar büyük toprak sahibi olan Toptani ailesine mensuptur. Eğitimini Osmanlı ordusu subaylığı için İstanbul Harp Okulu’nda yaptı. II. Abdülhamit tarafından Yanya Jandarma Komutanlığına atandı. Türk-Yunan Savaşı’nda (1897) gösterdiği yararlılıktan ötürü paşalığa yükseltildi. Fakat bu dönemde Arnavutluk’ta isim yapmış olan ağabeyi “Gani Bey Toptani”‘nin politik nedenlerle öldürülmesi dolayısıyla 1908’de Meşrutiyet hareketine katıldı.  Balkan Savaşları’ndan sonra Balkan Birliği’ne destek vererek, özellikle Sırbistan yardımıyla orta Arnavutluk’ta Dıraç merkezli Merkezi Arnavutluk Cumhuriyeti adı verilen bir devlet kurdu. İşkodra kumandanı Hasan Rıza Paşa’yı öldürtüp şehri Karadağ’a teslim etti. Esat Paşa, İsmail Kemal’in İtalyanlara ülkedeki sıkıntılar sona ermeden bir prens tayin edilmemesi gerektiğini söylediğini, aslında İsmail Bey’in prens olmak istediğini söylemiştir. 13 Haziran 1920, tarihinde bir Arnavut genci Paris’te silahla vurarak öldürmüştür.

Esat Toptani Paşa Mason mu, Osmanlı’yı Yıkan Paşalardan mı?

Esad Paşa’nın hayatına baktığımızda menfaatçi, ihtiraslı bir kişiliği olan birisinin mason locasına girmesi ve mason olması yüzde yüzdür. Hele ki Abdülhamid’i tahtan indiren 5 kişilik heyet içinde olması ve diğer hepsinin mason olması Esad Paşa’nında mason olduğunu gösteriyor. Hayatında Osmanlı’ya ihanetleri çok büyüktür ve kendi milletine mensup kişi tarafından öldürülmesi bunu gösteriyor.

Büyük devletler Arnavutların başında İsmail Bey gibi bir Osmanlıyı (Müslüman) görmek istemediler.
Debre ve çevresi Bulgar işgaline uğradığı zaman, Esat Paşa gibi Arnavutluk’un bir bölümünde hükûmet kurmak istemiş, fakat büyük devletlerce kabul görmemiştir.

O gün akşam Babıâli’de Talât ve Halil Beyler, İzzet Paşa’ya Arnavut prensliğini önerdi. Birçok Arnavut’un isteğine rağmen İzzet Paşa; Osmanlı Devleti’ne hizmete devam etmeyi istemiştir. İzzet Paşa, soylu bir Arnavut ailesine mensuptu. Osmanlı idaresi İzzet Paşa’yı desteklediklerini yalanlasa da Paşa’ya göre; Bâbıâli ve İstanbul’daki Arnavut ekâbiri tarafından bu teklif yapılmış, İsmail Bey tarafından şartlı olarak kabul edilmiş, Esat Paşa tarafından da uygun görülmüştür. İzzet Paşa’ya Draç’ta Arnavutluk tacı sunulmasına rağmen Paşa, kendi yüzünden
Arnavutluk’a bir fenalık geleceği düşüncesiyle bu teklifi reddetti.

Zeynel Bey, Priştineli Fuat Paşa, tüccardan İlyas Bey, eski defterdarlardan Debreli Şevket Bey de aynı teklifte bulundular. İzzet Paşa, bir Hristiyan prens adayının Arnavutlar için sakıncalı olacağını düşünüyordu ve
1909! “İçeri dört kişi girdi.Arnavut Esad Toptani,Laz Arif Hikmet Paşa, Ermeni Aram Efendi ve Yahudi Karasu Efendi. “Başta duran Esad Toptani ‘Millet seni azletti!” dedi. Abdülhamid Han metin ve gür bir sesle, “Zannedersem,  hal’etti demek istiyorsunuz. Pekala! Buna gösterilen sebep nedir?” Arif Hikmet Paşa fetva suretini okuyor… Abdülhamid’in suçu şer’i kitapları yırtıp yıkmak! Hal sebebi bu!’

Abdülhamid soruyor: “Hangi kitaplar bunlar?”

Cevap yok!

“Bu kararı hangi makam verdi?”

“Millet Meclisi!”

“Bu Meclisin başkanı kimdir?”

“Ayan Reisi Said Paşa!”

Abdülhamid ister istemez gülümser: “Said Paşa öyle mi? Bakınız… Bu memleketi nasıl buldumsa öyle emanet ediyorum… 33 yıl millet ve devletim için çalıştım. Ne çare ki, düşmanlarım, bütün hizmetime kara bir çarşaf çekmek istediler ve başarılı oldular!”

Ve işte bu darbeyle de Abdulhamid Han tahttan indirilir. Ve tam dokuz yıl sonra,

Osmanlı İmparatorluğu, bırakın verem olmayı, can verir can!

Ya işte darbeyle gelen ülkeye hiç bir şey katmadığı gibi,ülkeyi alt üst edip toplumu yatağa düşürüyor!

Bugün aynı hayaller ile yanıp tutuşuyorlar!

Abdülhamid’i tahtan indiren 5 kişilik heyet ve Esad Paşa

Bu meclisin hemen peşinden yaptığı iş, Sultan Hamid’e hal’ini tebliğ edecek heyeti seçmek olmuştur. Böylece seçilen heyete koymuş olduğu, Selanik mebusu sıfatıyla Emanuel Karaso’yu, Teodor Herzl yüzünden padişahdan işittiği azarın intikamını, onu tahttan uzaklaştırmakla alakalı kararı tebliğ heyetine koymakla alma fırsatını vermiş olmasıdır. Ermeni Aram’da, ha¬bis ur olup heyet’de bulunması bir hakaret idi Padişaha.

Hele Draç mebusu Arnavut Esat Toptanî’nin kabalığı: millet seni azletti şeklindeki ifadesiyle ne kadar büyük terbiyesizlik yaptı. Halbuki o zat, Toptani’yi bir jandarma neferliğinden paşalığa irtika ettirmiş, Arnavut kavmine olan muhabbetiyle, sarayının duvarlarını bu kavimden meydana getirilmiş tüfekçilere emanet etmişti. Toptanî; bu hayasız ifadesiyle, Arnavutların yüz karası olmuştur, padişahın bu kavime gösterdiği  iltifat karşısında.

Böylece de, Osmanlı Devletinin otuz üç yıl’dır yakalamaya çalışıp, sonunda muvaffak olduğu güçlenme, yavaş yavaş dünya’da söz sahibi olma hususundaki son hamlesi dış düşmanın, İçteki Dönme, Mason, Irkçı ve Hristiyan amaline hizmet taraftarlarıyla birleştiler, hâinler ile kaynaştılar İsi âmin kılıcı olan devlet-i âliye’yi de uçuruma ittiler. Mahmud Şevket Paşa’nın hâl esnasında, padişaha, hayatınız ordunun şeref ve namusunun teminatı altındadır ifadesinin söylenmesinde, şüphesiz ki padişahın hayatını emniyet altına almaktan kaynaklandığı bilinen husustandır.

Selanik’e gönderilmiş olması da, bazı maceraperestlerin, Sultan-ı Mahlû Abdülhamid hân’ın hayatına kastlarını önlemeye matuf olduğu ileri sürülmesine, pek bir şey demek kabil değildir. Çünkü; Mahmud Şevket Paşa İngiltere’de bulunmuş ve seramik üzerine incelemeler yaptığı bunun neticesinde de Yıldız’daki seramik fabrikasına müdür olarak tâyin olunmuş ve rütbesi de, tümgenerallikteydi. Hareket Ordusu, Selânik’den yola çıktığında da başlarında Hüseyin Hüsnü Paşa idi.

Tabiatıyla Hüsnü Paşa, rütbece Mahmud Şevket Paşadan bir de rece altta olup, padişahça 3.Ordu kumandanlığına da atanan Mahmud Şevket Paşa, işine koyuldu. Ordu kumandanı sıfa¬tıyla hareket ordusunun yanına gidip, kendisine bağlı olan Hüseyin Hüsnü Paşayı komutası altına aldı. Bu hareketi du-rudrmak için yaptığı yoklamalar bir netice vermeyince, yapılacak işin artık, Sultan Hamid’in hayatının izâlesini önlemek olduğuna dâir çalışmaları yapmaktı. Hâttâ; Ahmed Rıza Bey’in yayımlanmış hatıratında, M.Şevket Paşa’nın, Yeşilköy’e geldikten sonra Yat kulüp yanındaki tesislerde de Ahfned Rıza Bey ile Ayan reisi Said Paşayı ziyaretle, mealen şunları söylediği yazılıdır. Efendim; biz bu askeri padişahın hayatı tehlike altındadır. Sizi onu korumak için götürüyoruz