20 Yaşındaki Kız 40 Yaşındaki Bir Adama Aşık Oldu – Ama Adamı Annesiyle Tanıştırdığında

Adım Eda. 20 yaşındayım ve tasarım bölümü son sınıf öğrencisiyim.
Arkadaşlarım bana hep yaşımdan olgun göründüğümü söyler. Sanırım bunun nedeni, beni tek başına büyüten azimli ve kararlı annemdir.
Babam ben çok küçükken vefat etmiş, annem de bir daha hiç evlenmemiş. Beni yetiştirebilmek için yıllarca tek başına çabaladı.
Bir gün, katıldığım bir gönüllülük projesinde teknik ekibin sorumlusu olan Kenan ile tanıştım.
Aramızda yirmi yıldan fazla yaş farkı vardı.
Sessiz, sakin bir adamdı. Konuştuğunda, sanki bir hüznü gizlemeye çalışır gibi derin bir yanı vardı. İlk başta ona sadece hayranlık duyuyordum. Ama zaman geçtikçe, sesini her duyduğumda kalbimin daha hızlı attığını fark ettim.
Kenan’ın iyi bir işi varmış, daha önce başarısız bir evlilik yapmış ama hiç çocuğu olmamış.
Geçmişinden pek bahsetmezdi, tek söylediği şuydu:
“Bir zamanlar çok değerli bir şeyi kaybettim. Artık sadece huzurlu bir hayat yaşamak istiyorum.”
İlişkimiz sessizce ve yavaşça başladı. Filmlerdeki gibi değil, saygı ve nezaketle doluydu.
Sık sık başkalarının fısıltıyla şöyle dediğini duyardım:
“Bu kadar genç bir kız, kendinden iki kat büyük bir adamla nasıl anlaşacak?”
Ama bunları duymazdan geldim. Ben Kenan’ın yanında huzur bulmuştum.
Bir gün bana şöyle dedi:
“Eda, annenle tanışmak istiyorum. Artık ilişkimizi saklamak ya da bir rol yapmak istemiyorum.”
Tereddüt ettim. Annem kuralcı ve biraz da evhamlı bir kadındı.
Ama sevgimiz gerçekse korkmamıza gerek olmadığını düşündüm.
Buluşma günü geldi. Kenan polo bir tişört giymişti ve elinde bir demet papatya vardı. Annemin en sevdiği çiçek olduğunu ona bir keresinde söylemiştim.
Evimizin küçük bahçesine girerken elini tutuyordum.
Annem çiçekleri suluyordu. Bize bakmak için döndüğünde… aniden durakaldı.
Uzun bir sessizlik oldu. Ben daha onu tanıştırmaya fırsat bulamadan, annem elindeki sulama kabını yere düşürdü. Gözlerinden yaşlar süzülerek Kenan’a doğru koştu ve ona sımsıkı sarıldı.
“Aman Tanrım… bu gerçekten sen misin Kenan?!”
Olduğum yerde donakaldım.
Kenan da çok şaşkındı. Sesi titreyerek sordu:
“Sen… sen Hale misin?”
Hiçbir şey anlamamıştım. Birbirlerini mi tanıyorlardı?
Annem hıçkırarak cevap verdi:
“Yirmi yıl oldu… Demek hala hayattasın…” Devamını okumak için diğer sayfaya gecebilirisniz..

Son yorumlar