60 Yaşından Sonra Aşık Olmanın

1. Yalnızlığı aşkla karıştırmak
60 yaş üstü birçok insan derin kayıplar yaşamıştır: boşanma, dulluk, arkadaşlık ilişkilerinde yaşanan değişimler veya çocuklarının kendi hayatlarına devam etmesi.
Yalnızlık, derin ve kalıcı bir acıya dönüşür.
Bu yüzden dikkatli ve nazik biri ortaya çıktığında, beyin bu rahatlamayı genellikle sevgi olarak etiketler.
Ama çoğu zaman… bu aşk değil,
ihtiyaçtır.
Akıllı, yetenekli, bağımsız yetişkinlerin, sadece ilginin duygusal bir boşluğu doldurması yüzünden zararlı ilişkilere düştüklerini gördüm.
Yalnızlık, aceleye getirilmiş bir aşkla tedavi edilmez. Anlamlı bağlantılar, amaç getiren rutinler ve destekleyici ilişkilerle iyileşir. Tüm duygusal boşlukları doldurması için tek bir kişiye güvendiğinizde, savunmasız ve kolayca kontrol edilebilir hale gelirsiniz.
2. “Bu benim son şansım” korkusu
20 yaşında ayrılıklar can yakar ama toparlanırsın.
60 yaşında ise korkunç bir düşünce gelir aklına:
“Ya bir daha asla aşkı bulamazsam?”
Bu korku, yargıyı çarpıtır. Tehlike işaretlerini görmezden gelmeye, aceleci davranmaya ve neredeyse hiç tanımadığınız birini idealize etmeye yol açar. Kendinizi bunun “son fırsatınız” olduğuna ikna ettiğinizde, kabul etmemeniz gerekeni kabul etmiş olursunuz… ve sevilmediğiniz yerde kalırsınız.
3. Finansal ve varlık riskleri
Bu yaşta insanlar genellikle koruyacakları önemli bir şeye sahip olurlar:
- borcu ödenmiş bir ev,
- emeklilik fonları,
- yatırımlar,
- bir ömür boyu yetecek kadar birikim.
Ne yazık ki bu durum, yaşlı yetişkinleri finansal manipülasyonların başlıca hedefi haline getiriyor. Çoğu partner avcı değil, ancak duygusal dolandırıcılar kesinlikle var.
Kırmızı bayraklar şunlardır:
- “geçici” kredi talepleri,
- mali kaynakların hızla birleştirilmesi için çaba sarf ediyor,
- vasiyetnamelerde veya mirasçılarda güncellemeler önermek,
- mülk veya hesapların devrini talep etmek,
- çocuklardan veya arkadaşlardan uzaklaşmayı teşvik etmek.
Gerçek aşk maddi fedakarlık gerektirmez. Manipülatif aşk gerektirir.
4. İki tam hayat… birleşmeye çalışıyor
60 yaşında, boş bir sayfa değilsin; koca bir hikâyesin: alışkanlıklar, rutinler, değerler, aile, geçmiş, kayıplar ve uzun zamandır benimsenen inançlar. Ve diğer kişinin de kendine ait bir hikâyesi var.
Bu durum, uyumu daha da zorlaştırır. Yaşam tarzı, rutinler, aile beklentileri ve hatta siyasi görüşlerdeki farklılıklar bile çatışmalara yol açabilir.
Ve gerçek şu ki:
Uzun zamandır yerleşmiş alışkanlıkları değiştirmek yaş ilerledikçe daha da zorlaşıyor. Bunun sebebi inatçılık değil, beynimizin daha az esnek olması.
İlişkinin anlamlı olması için birlikte yaşamanız gerekmez.
Birçok çift, bağımsızlığı koruyan ve gereksiz çatışmaları önleyen “birlikte ama ayrı yaşayan” bir düzenlemeyle mutlu olur.
5. Arzu ve yakınlığın duygusal tuzağı
Evet, 60 yaşından sonra cinsellik canlı, güçlü ve önemlidir. Ancak yıllarca sevgi görmediyseniz, ilk yoğun yakın deneyim gerçek aşk gibi gelebilir; arkasında gerçek bir uyum olmasa bile.
Kimya, yargıyı bulanıklaştırabilir ve duygusal bağ kurmayı hızlandırabilir. Arzu aşk değildir. Ve yeni kurulan yakınlığın ışığında büyük kararlar almak acı verici sonuçlara yol açabilir.
6. İlişkinizin ailenizi ve duygusal mirasınızı nasıl etkilediği
Hayatınızın bu aşamasında, ilişkileriniz birbirinden bağımsız değildir. Çocuklarınız, torunlarınız, kardeşleriniz ve ömür boyu sürecek arkadaşlarınız var.
Bu duygusal ekosisteme yeni bir partner katılıyor ve eğer kötü yönetilirse, kurulması onlarca yıl süren bağları koparabilir.
Şahit oldum:
- parçalanmış aileler,
- yetişkin çocukların birbirlerinden uzaklaşması,
- kaybedilen miraslar,
- Çatışmaların gölgesinde kalan değerli anılar.
Ama bunun tam tersini de gördüm; mevcut aile bağlarını zenginleştiren, destekleyen ve onlarla güzelce bütünleşen ilişkiler.
Önemli olan denge:
- işleri yavaşça yap,
- Çocuklarınızla açık iletişim kurun,
- sınırları korumak,
- kendinizi izole etmeyin,
- Finansı dürtüsel olarak karıştırmayın,
- ve kurduğunuz hayatı asla terk etmeyin.

Son yorumlar