Adım Zübeyde 3 yıldır dulum ailemle yaşıyorum

Adam kapıyı kapattığında Zübeyde hafifçe irkildi ama hâlâ içinde gerçek bir korku yoktu. Yaşlı adam derin bir nefes aldı, yüzüne ciddi ama yumuşak bir ifade yerleşti.

“Bak kızım,” dedi, sesi sakin ama kararlıydı, “şu an ne düşündüğünü tahmin edebiliyorum. Belki buraya gelirken bana güvenebileceğini düşündün ya da ben seni gerçekten seveceğim, koruyacağım sandın. Ama farkında değilsin… Kendini tehlikeye atıyorsun.”

Zübeyde’nin yüzü bir anda ciddileşti. Adam devam etti:

“Ben sana kötü bir şey yapmayacağım. Sadece bir şeyi anlamanı istiyorum. Sen şu an para için kendini tehlikeli bir yola sürüklemeye başlamışsın. Belki bana güvenebilirsin ama herkes benim kadar sabırlı, iyi niyetli ya da vicdanlı olmayabilir. Bugün benim evimdeyiz ama bu kapının ardında başka biri olsaydı? Niyetini kötüye kullanan biri? Sana zarar vermeyecek ne garantin var?”

Zübeyde gözlerini kaçırdı, ses çıkaramadı.

Adam yavaşça yatağın kenarına oturdu, ona bakmadan devam etti:

“Ben gençken de böyle insanlarla karşılaştım. Kimi zengin olsun diye gururunu bıraktı, kimi çaresizlikten yanlış şeylere bulaştı. Bazıları geri dönebildi ama bazıları… geri dönemedi. Çünkü hayat insanı affetmiyor her zaman.”

Bir süre sessizlik oldu. Ardından masanın üzerinden bir zarf aldı, Zübeyde’ye uzattı:

“Bunun içinde biraz para var. Bu sadaka ya da karşılık beklediğim bir şey değil. Sana yardım etmek istiyorum ama senden tek bir şey istiyorum: Kendini değersiz hissettirecek hiçbir yola girme. İnsan para kazanır, kaybeder… Ama onurunu, güvenini, bedenini kaybederse geri almak çok zor.”

Zübeyde’nin gözleri doldu. Elleri titreyerek zarfı aldı ama açmadı.

“Ben seni çağırdım çünkü dolandırılmak istediğimi düşündüğümü anladım,” dedi adam. “Ama ben sana kızmadım. Anladım ki sen çaresizsin, yalnızsın. Sadece seni uyarmak istedim. Bu dünya kötü niyetli insanlarla dolu. Yarın başka biri seni böyle kandırmaya kalkarsa, belki benim kadar sakin olmaz.”

Zübeyde gözlerinden süzülen yaşları sildi, fısıltıyla konuştu:

“Ben… düşünmemiştim böyle.”

Adam gülümsedi, gözleri yumuşadı:

“Düşün. Çünkü hayat bazen düşündürmeden cezalandırır.”