Aileme haber vermeden geldim

O an, yağmurun altında donup kaldım. Annem ağlıyor, babam dimdik durmaya çalışıyordu ama gözleri yorgundu. İçimde yılların ihmalinin ağırlığı çöktü.

Sessizce babamın omzuna dokundum. “Bitti baba,” dedim. “Kimse sizi buradan götüremeyecek.”

Bankacıya döndüm, sesim sakin ama sertti:
“Bu tahliyeyi bugün yapmayacaksınız.”

Adam kâğıtlarına baktı, umursamazca, “Beyefendi, karar kesin. Bugün çıkmaları gerekiyor,” dedi.

Cevap vermedim. Telefonumu çıkarıp avukatımı aradım.
“Melih. Hemen. Bu köye. Bankanın bölge müdürünü, icra müdürünü, kim varsa getir. Gerekirse satın alıyoruz. Ama bu evden kimse kımıldamıyor.”

Babam sessizce, “Oğlum yorulma… bırak gidelim,” dedi.
Başımı çevirdim, gözlerim doldu.
“Bu sefer gitmek yok baba. Bu sefer ben buradayım.”

⏳ Yaklaşık Bir Saat Sonra…

Siren sesleri köyün sessizliğini böldü. Lüks siyah arabalar, resmi araçlar, takım elbiseli adamlar… Yağmur hâlâ yağıyordu ama köy tarihinde ilk kez, herkes kapılarına çıkmıştı.

Bankanın bölge müdürü geldi. Avukatım Melih yanında. Adam şaşkınlıkla elimi sıktı:
“Sayın Yalçın, sizi burada görmek—”
“Sözü uzatma,” dedim. “Bu ev kaç paraysa, iki katını ödüyorum. Borçlarını kapatıyoruz. Ayrıca ailem burada kalacak.”

İcra memuru şaşırdı, “Ama prosedür—”
“Ben prosedürü ödeme yaparak değiştirdim,” dedim.
Melih dosyayı uzattı:
“Borç kapandı. Haciz kaldırıldı. Artık resmi olarak bizim.”

Bankacı başını eğdi. “Anlaşıldı efendim.”

🌧 Yağmurun Altında Sessizlik

Bir anda herkes dağıldı. Eşyaları tekrar içeri taşımaya başladılar. Annem hâlâ yerinden kıpırdamamıştı. Yanına gittim, dizlerimin üstüne çöktüm.

“Anne… Özür. Çok özür dilerim.”

Titreyen elleriyle yüzümü tuttu.
“Paranı değil oğlum… Seni istedik sadece.”

Babam sigarasını yaktı, gözlerini kaçırarak konuştu:
“Bize kızmadın değil mi?”

Gülümsedim, gözlerim doldu. “Kızmadım baba. Kendime kızdım.”

🏚 Ama Her Şey Bitmemişti…

O gece evde kaldım. Aynı eski odada, tavandan damlayan suyun altında uyumaya çalıştım. Koku bile eskisi gibiydi: nem, odun ve hatıra…

Sabah olduğunda tek bir karar almıştım:

Bu evi onarmak yetmezdi. Bu köyü yeniden kuracaktım.

Ertesi gün belediye başkanı, müteahhitler, mühendislerle toplantı yaptım.
“Buraya okul yapacağız. Sağlam evler. Bir sağlık ocağı. Çocukların göç etmediği bir yer olacak burası.”

Herkes şaşkın ama umutluydu.