Ali on yaşında sakin içine kapanık bir çocuktu

Doktorun yüzü bembeyaz kesildiğinde kalbim yerinden fırlayacak gibi oldu. Ama beklediğim kaos çıkmadı. Doktor derin bir nefes aldı, kendini topladı ve hemşireye dönüp daha sakin bir tonla konuştu:
“Polisi arayın,” dedi.
“Bu durum sağlıkla ilgili değil… Şikâyet niteliğinde olabilir.”
Ne demek istediğini anlayamamıştım. O an tek bildiğim Ali’nin başının arkasındaki yaraların hafifçe kıpırdadığı hissiydi. Ancak doktor, daha dikkatli bir incelemenin ardından yaraların içini özel bir ışıkla kontrol etti.
“Endişelenmeyin,” dedi.
“Kıpırdar gibi görünen şey, cildin altında hafif bir kas tepkisi. Bazen alerjik reaksiyonlarda olur. Bir şeyin hareket ettiği anlamına gelmez.”
Omuzlarım biraz olsun rahatladı ama hâlâ kafam karışıktı.
Peki ya yastığın üzerindeki tuhaf böcekler?
Doktor onlar için hemşireye işaret etti. Hemşire küçük bir kutuda topladığı örnekleri doktora uzattı. Doktor kutuyu inceleyip bana döndü:
“Bunlar zararsız. Büyük ihtimalle okul bahçesinden, bitkilerden ya da açık havada oynarken saçına takılan çok küçük dış mekân böcekleri. Endişe verici bir tür değil.”
Peki o zaman polis neden çağrılmıştı?
Bu kez doktor ciddi ama sakin bir ifadeyle açıkladı:
“Böyle durumlarda — özellikle de çocukların üzerinde böcek ısırığına benzeyen belirtiler varsa — güvenlik protokolü gereği aile dışı bir temas olup olmadığını teyit ederiz. Bazen çocuklar oyun oynarken arkadaşlarıyla şakalaşır, bir şeylere dokunur, farkında olmadan cilt reaksiyonuna neden olur. Polis sadece standart bir prosedür uygulayacak. Endişe edilecek bir durum görünmüyor.”
Yani mesele tıbbi değil, rutin bir bildirimdi. İçimde kocaman bir rahatlama hissettim.
Ali’nin yaraları temizlendi, özel bir krem verildi ve birkaç gün içinde tamamen düzelmeye başlayacağı söylendi. Oğlumun yüzünde yavaş yavaş rahatlamış bir tebessüm belirdi.
Hastaneden çıkarken elini tuttum.
“Bir daha başın kaşınırsa hemen bana söyle,” dedim.
Güldü. “Tamam anne.”
Eve dönerken o an fark ettim:
Korku bazen gerçeğin kendisinden değil, bilinmezliğindendir.
Ve o gün öğrendiğim en önemli şey şuydu:
Bazen küçük bir belirti, büyük bir paniğe dönüşse de, doğru bilgiyle her şey yerli yerine oturur.

Son yorumlar