Annem çok güzel, bakımlı ve akıllı bir kadındı

Telefon ekranına bakarken kalbim deli gibi çarpıyordu. Kameradan gördüklerim beni paramparça etmişti ama dikkatlice izledikçe fark ettim ki aslında sandığım şey bambaşkaydı. Annemle Cemal yan yana oturuyordu, ama aralarında beklediğim gibi gizli bir yakınlık değil, hüzünlü ve derin bir sohbet vardı.
Gerçekler Ortaya Çıkıyor
Cemal anneme dönüp, “Sen bana annemi hatırlatıyorsun,” diyordu. Meğer Cemal daha küçücükken annesini kaybetmişti. Hep anlatırdı ama ben hiçbir zaman bu kadar içten, derinden yaşadığını fark etmemiştim. Annemse gözleri dolu dolu, “Ben de eşimi kaybettim oğlum. Sen bana evladımı hatırlatıyorsun,” diyordu. İkisi aynı yaradan beslenmiş gibiydi. Cemal’in geç saatlere kadar annemle konuşmasının nedeni aslında gizli bir ilgi değil, ikisinin de içlerindeki boşluğu birbirlerinin varlığıyla doldurmalarıydı.
Eşim annemi giyimine karışmadan destekliyordu çünkü annemin yeniden hayata tutunmasını görmek onu mutlu ediyordu. Annem daha bakımlı, daha güler yüzlü oldukça Cemal ona, “Yaşamak için hâlâ nedenlerin var,” diye moral veriyordu. Benim uykusuz kaldığını sandığım geceler, aslında Cemal’in anneme kendi annesini anlatıp ağladığı, annemin de teselli ettiği anlarmış.
Kadının Yanılgısı
Kamerayı kapattığımda kendimden utanıyordum. Demek ki şüphelerim gözümü kör etmişti. Eşim bana ters davrandığında, yorgunluğunu başka türlü yorumlamıştım. Annemin değişimini kıskançlıkla, yanlış düşüncelerle görmüştüm. Oysa annem yalnızlıktan çıkıp yeniden hayat dolu bir kadın olmuştu; eşimse ona sahip çıktığı için, aslında bana da sahip çıkmıştı.
Ertesi gün, kamera meselesini kimseye açmadım. Ama Cemal’e sarıldım ve “Seninle gurur duyuyorum,” dedim. Şaşırdı. Anlatmadım, sadece gözlerimle hissettirdim. Anneme de “İyi ki yanımıza geldin anne,” dedim. O da bana sarılıp, “Siz olmasaydınız çoktan kuruyup gitmiştim,” diye karşılık verdi.
Mutlu Son
O günden sonra içimdeki huzursuzluğu bir kenara bıraktım. Şüphe yerine güveni, kıskançlık yerine minneti seçtim. Eşim Cemal annemin yaralarını sararken, ben de onların yan yana oluşuna şükrettim. Evimiz artık daha güçlü bir aileydi; oğlum ise hem anneannesinin sevgisiyle hem de babasının şefkatiyle büyüyordu.
Kendi kendime düşündüm:
Asıl kamera kalbimizdeymiş. Ne kadar istersek bile, gerçekleri yanlış gözlerle izlersek hep yanılırmışız.
Son yorumlar