Bir Hemşirenin Bakımını Üstlendiği Hasta Hakkında Beklenmedik Bir Gerçeği Nasıl Öğrendi

hy

Yeni hemşire Ayşe Munar, komadaki bir hastaya sünger banyosu yaptırıyordu. Ancak bir öğleden sonra battaniyeyi kaldırdığında gördüğü şey onu tamamen şaşkına çevirdi. Batıköprü Kalp Kliniği’nin tertemiz ve sessiz koridorlarında çalışan acemi hemşire Ayşe, artık her şeyi gördüğünü sanıyordu. Aylar boyunca kendini Mehmet Karaca’ya adadı;

çok varlıklı bir iş insanıydı ve geçirdiği ağır bir trafik kazasından sonra komaya girmişti. Ayşe’nin günlük görevi, Mehmet’i yıkamak, onunla konuşmak ve bir gün uyanacağına dair içindeki küçük umudu canlı tutmaktı. Fakat onu bekleyen şok edici gerçeğe hiç hazırlıklı değildi. Bu sır, yatağında hareketsiz yatan adam hakkındaki tüm düşüncelerini altüst edecekti.

Ayşe’nin günleri hep aynı döngüde ilerliyordu: serumları ayarlamak, hayati değerleri kontrol etmek ve Mehmet’in tepkisiz bedenini nazikçe temizlemek. Sessizliğe alışmıştı; çoğu zaman odada kendi hayatı hakkında konuşarak sessizliği doldururdu. Zaten ondan cevap beklemiyordu. Yine de Mehmet’te bir tuhaflık vardı. Diğer hastalara hiç benzemiyordu. Ayşe, dokunduğunda parmaklarının hafifçe titrediğini ya da konuştuğunda monitördeki kalp atışlarının sanki biraz daha düzene girdiğini fark ediyordu — sanki bir şekilde onu duyuyormuş gibi.

Sonra, sakin bir akşam, rutin kontrolüne başlamak için yorganı kaldırdığında Ayşe’nin nefesi kesildi. Kalbi hızla çarpmaya başladı… Yazının tamamını diğer sayfamıza geçerek okuyunuz