Çiftçi Ekinlerinde Yüzlerce Garip Yumurta Buldu

Çiftçi Jack’in kalbi çiftliğinde benzeri görülmemiş bir olay yaşanırken hızla atmaya başladı. Bir hafta önce yemyeşil ve gür olan bir zamanlar gelişen mısır tarlası şimdi çorak ve ürkütücü bir şekilde sessizdi. Terk edilmiş geniş alana dağılmış gizemli yumurtalar, tüm mantığa meydan okuyan bir görüntüydü.
Jack, bu garip olay karşısında şaşkına dönerek, “Bir zamanlar aşina olduğumuz sığınağımızda neler yaşandı?” diye yüksek sesle merak etti.
Jack, bu gizemli istilacılardan topraklarını kurtarmaya kararlı bir şekilde traktörünü çalıştırdı. “Bu yumurtalar harap olmuş ekinlerimle bağlantılı olmalı,” diye mırıldandı, sorunlarının kaynağının onlar olduğuna ikna olmuştu.Ancak tam harekete geçeceği sırada kızları Mary ve Gisele traktörün önüne atladılar ve vücutlarıyla insan kalkanı oluşturdular.
“Nasıl bu kadar duyarsız olabiliyorsun?” diye yalvardılar, gözleri inançla parlıyordu.
Jack seçeneklerini tartarken hava gerginlikle yoğunlaştı. Birkaç kalp atışı boyunca sessizlik hüküm sürdü, kararın ağırlığı ona baskı yapıyordu. Sonra, aniden, heyecan verici bir farkındalıkla, herkesi şokta bırakan bir şey önerdi: “Ya yumurtadan çıkmalarına izin verirsek?”
Kızlar bakıştılar ve bir anlık tereddütten sonra başlarını salladılar. Jack, yumurtaları yok etme planlarını ertelemeyi ihtiyatla kabul etti. Bunun yerine, o ve kızları, ne çıkacağını merak ederek yumurtaları gözlemlemek için güvenli bir alan kurdular.

Çiftçi Jack, mısır tarlasının ortasında durmuş, nefesi kesilmiş bir halde etrafına bakıyordu. Yumurtalar… Onlarca, belki de yüzlerceydi. Bazıları çatlamıştı bile. Kabukları parçalanmış, içlerinden çıkan garip varlıklar toprağın üzerinde sürünerek iz bırakıyordu. Geceleri çıkan çıtırtıların ve sabaha karşı duyduğu boğuk seslerin kaynağı artık gün gibi ortadaydı.

Çıkan yaratıklar tavuk ya da ördek civcivlerine benzemiyordu. Ciltleri pürüzsüz, hafifçe parlayan bir yapıya sahipti. Gözleri büyük ve karanlıktı, sanki her şeyi bir bakışta görüyormuş gibiydiler. Üstelik sessizdiler, ölümcül bir sessizlik…

Jack bir adım geri attı, ayağı bir kabuğa takıldı ve sendeledi. Tam o anda, yakındaki bir yumurta daha çatladı. İçinden çıkan şey başını yavaşça kaldırdı ve doğrudan Jack’in gözlerinin içine baktı. O an zaman durdu sanki. Bu varlıklar sadece dünyaya ait değildi. İçlerinde başka bir yerin, başka bir dünyanın izleri vardı.

Jack, evine doğru hızla koştu. Telefonu alıp yetkililere haber vermeye çalıştı ama sinyal yoktu. Radyoyu açtı, parazit… Elektrikler bir anda kesildi. Tüm çiftlik, esrarengiz bir uğultuyla sarsılmaya başladı.

Ertesi sabah kasaba halkı Jack’i merak edip çiftliğe geldiğinde onu ne evinde ne de arazisinde bulabildiler. Ancak mısır tarlasının ortasında hâlâ o yumurtalar vardı. Artık daha fazla çatlamış, daha fazla yaratık serbest kalmıştı.

Ve o günden sonra, her dolunay gecesi mısır tarlasından tuhaf sesler gelmeye başladı. Kimileri Jack’i hâlâ o varlıklarla birlikte gördüğünü iddia etti. Ama tek bildikleri şey vardı: O yumurtalar bir başlangıçtı… ve son henüz gelmemişti.