Çok güveniyordum

sss

Bir an olduğum yerde durakladım. Gelen sesler beni tedirgin etmişti ama hemen kötü bir şey düşünmek istemedim. Yorgundum, zihnim karmakarışıktı. Annem yanımdaydı; onu telaşlandırmamak için sessizce salona geçmesini istedim. İçeri girdiğimde gördüğüm şey, düşündüğüm gibi değildi ama yine de içimi derinden yaraladı. Eşim, bana haber vermeden, hayatımızı ilgilendiren çok önemli bir kararı tek başına almıştı. O an anladım ki mesele sadakat değil, güvendiğim insanın beni yok saymasıydı. O gece konuşmadım. Ne bağırdım ne hesap sordum. Annemin durumu her şeyden önemliydi. İçimdeki kırgınlığı bastırıp sabaha kadar sustum. Sessizlik bazen söylenen her şeyden daha ağır gelir. Ertesi gün annemi hastaneye yatırdım. Koridorlarda beklerken kendi hayatımı düşündüm. Birlikte “biz” dediğimiz şeyin, meğer bazı anlarda tek taraflı olabildiğini fark ettim. Eşimle aramızda görünmeyen ama çok derin bir mesafe oluşmuştu. Sonradan anladım ki bazı yaralar ihanetle değil, ihmal ile açılıyor. Sevgi varken bile insan kendini yalnız hissedebiliyor. O günden sonra eşimle aynı evdeydik ama aynı dünyada değildik. Hayatta bazen en büyük yıkım, birinin seni terk etmesi değil; yanında dururken seni dışarıda bırakmasıdır.