Çok sevmiş güvenmiştim

www

Villanın önüne vardığımda kalbim küt küt atıyordu. Arabası oradaydı. Demek ki içerideydi. “Belki iş için buradadır, belki de boşuna kuruntu yapıyorsun” diye kendimi avutmaya çalıştım ama içimdeki ses susmuyordu. Kapıya doğru yürüdüm. Kapı aralıktı. İçeriden gülüşmeler, konuşmalar geliyordu. Usulca yaklaşıp baktığımda, gözlerime inanamadım. Salonda masanın etrafında birkaç kişi vardı. İki kadın, bir adam… Ve o. Kadınlardan birini tanıyordum. Daha önce bana adını söylediğinde, ben kıyameti koparmıştım. Üniversiteden eski bir arkadaşlarıydı. Ben o adamdan hiç hoşlanmamıştım, çünkü gözlerinde farklı bir bakış vardı. Ona güvenmezdim. O ise bana defalarca söz vermişti: “Onunla bir daha görüşmeyeceğim, içini ferah tut.” Ama işte karşımda, o adam tam karşısında oturuyordu. Kahkahalar eşliğinde konuşuyor, masada çay bardakları vardı. Kadınlardan biri dosyaları karıştırıyor, diğerleri sohbet ediyordu. O ise gülümseyerek anlatıyordu. Gözlerim karardı. İçimde hem öfke hem hayal kırıklığı kabardı. Kapıyı hızla açtım. Bir anda hepsi sustu. O anda salonda bir buz gibi hava esti. Benim gözlerimden alev çıkıyordu. — Demek benden gizli yine onunla görüşüyorsun, öyle mi? dedim. Sesim titriyordu ama öfkemden değil, kırgınlığımdan. O, ayağa kalktı. Yüzünde büyük bir şaşkınlık vardı. — Aşkım, inan yanlış anladın… — Yanlış mı? Ben sana onunla görüşmeyeceksin demedim mi? Sen bana defalarca yemin etmedin mi? Şimdi kalkıp yüzüme nasıl bakacaksın? Yanındaki eski arkadaşı başını önüne eğdi. Ortamda rahatsız bir sessizlik vardı. O ise bana doğru birkaç adım attı. — Lütfen dinle… Evet, haklısın. Onunla görüşmeyeceğim demiştim. Ama iş anlaşması için bu buluşmaya mecburdum. Hem kalabalık geldik, yalnız değilim. Senden gizlememem gerekirdi, kabul ediyorum. Ama inan başka bir niyetim yoktu. Gözlerimden yaşlar süzülüyordu. İçimde “Aldatıldım mı?” sorusu yoktu, çünkü gözlerinden tanıyordum; bu başka bir şeydi. Ama beni asıl yıkan şey, yine sözünü çiğnemiş olmasıydı. Bana verdiği güveni yıkmıştı. — Mesele niyetin değil! dedim. — Mesele bana verdiğin söz. Sen bana güveni kırıldığında, bir daha toparlaması çok zor oluyor. Küçük gibi görünen şeyler kalbimde büyük yaralar açıyor. O derin bir nefes aldı, gözlerini kaçırmadı. — Haklısın. Çok büyük bir hata yaptım. Gizlememeliydim. Ama inan senden sakladığım, kalbimi kirletecek hiçbir şey yok. Sadece yanlış bir yol seçtim. Affet beni. Ben sustum. Kalbim paramparça olmuştu. Çünkü bilirdim, ihanet yoktu. Ama yalanın da bir ihaneti vardı bana göre. İçimde hem kızgınlık hem sevgi birbirine karışmıştı. Denizin sesi dışarıdan gelirken, villanın içinde ağır bir sessizlik hâkimdi. O ise hâlâ ellerimi tutmaya çalışıyordu, gözlerinde yalvarışla.