Düğün Gecemde Engelli Kocamı Yatağa Taşıdım Sonra Düştük ve Donup Kaldım
Düğün Gecemde Engelli Kocamı Yatağa Taşıdım… Sonra Düştük ve Donup Kaldım
Benim adım Leyla Karaca, 24 yaşındayım.
Annem her zaman soğuk, mantıklı bir kadındı. Bana hep şöyle derdi:
> “Fakir bir adamla evlenen kız, ömür boyu sefaleti seçmiştir. Onu sevmen gerekmez, önemli olan sana güvenli bir hayat verebilmesidir.”
Eskiden bunun beni korumak için söylediğini düşünürdüm.
Ta ki beni tekerlekli sandalyedeki bir adamla evlenmeye zorladığı güne kadar.
Adamın adı Emir Yalın’dı. İstanbul’un en zengin ailelerinden birinin tek oğluydu.
Beş yıl önce geçirdiği feci bir trafik kazasında belden aşağısı felç olmuştu — en azından herkes öyle sanıyordu.
İnsanlar onun soğuk, kibirli ve kimseye yaklaşmayan biri olduğunu söylüyordu.
Ama babamın borçları dayanılmaz hâle geldiğinde, annem bana yalvardı:
> “Leyla, eğer Emir’le evlenirsen borcumuzu silecekler. Aksi hâlde evi kaybedeceğiz. Ne olur kızım… lütfen.”
Yutkundum, gözlerimi kaçırdım ve başımı salladım.
Düğün görkemliydi ama ruhsuzdu. Beyaz elbisemi giydim, fotoğraflarda gülümsedim.
Ama içimde koca bir boşluk vardı.
Emir tekerlekli sandalyesinde oturuyordu; yakışıklı ama soğuk bir yüz ifadesiyle, duygusuz gözlerle bana bakıyordu.
O gece, odama sessizce girdim.
O hâlâ pencerenin yanında oturuyordu. Sıcak ışık yüzüne düşüyor, keskin hatlarını yumuşatıyordu.
“Yatağına geçmene yardım edeyim,” dedim titrek bir sesle.
Bana kısa bir bakış attı. “Gerek yok, kendim yaparım,” dedi.
Ama sandalyesini hareket ettirmeye çalıştığında hafifçe yana kaydı.
Refleksle ona doğru atıldım.
“Dikkat et!” dedim.
O anda dengeyi kaybettik.
Bir anda yere düştük — ben onun üstüne.
Ve o an… bir şey fark ettim.Devamını okumak için diğer sayfaya gecebilirisniz.


Son yorumlar