Düğün Gecemde Engelli Kocamı Yatağa Taşıdım Sonra Düştük ve Donup Kaldım

O an yere düştüğümüzde, zaman sanki dondu.
Kalbim göğsümden fırlayacak gibiydi. Emir’in nefesi, yanağımın hemen yanındaydı.
Göz göze geldik. Ama o gözlerde, beklediğim acı, öfke ya da utanma yoktu.
Başka bir şey vardı. Bir sır.

Ellerim titredi. “İyi misin?” dedim kısık sesle.
Emir dişlerini sıktı, sanki bir refleksi bastırmaya çalışıyordu.
Sonra… bacak kasları hafifçe gerildi.
Ben donakaldım.
Gözlerim inanmıyordu.

> “Sen… yürüyebiliyorsun,” dedim neredeyse fısıldayarak.

 

O an yüzü karardı.
Bir anlık sessizlik.
Sonra derin bir nefes aldı.
“Evet,” dedi soğuk bir tonda. “Ama bunu kimse bilmeyecek.”

Ayağa kalktı.
Ben hâlâ yerdeydim. Elimi uzattı, ama dokunmadım.
Ayağa kalkarken içimde hem öfke hem korku kaynıyordu.

“Bunu neden yaptın?” dedim. “Neden herkesi kandırıyorsun?”

Emir bir adım yaklaştı, sesi buz gibi çıktı:

> “Çünkü o kazadan sonra herkesin beni acınacak biri sanması işime geldi. Babamın gölgesinden kurtulmanın tek yolu buydu. Kimse, güçlü olmadığımı sanınca, bana dokunmadı.”

 

“Peki ya ben?” diye sordum gözyaşlarımı silmeden.
“Ben de mi bu oyunun parçasıyım?”

Emir sustu. Sonra bir anlık yumuşama…
“Hayır,” dedi. “Sen istemeden geldin bu hikâyeye. Ama… belki seninle bitirmek istiyorum.”

Gecenin Kırılma Noktası

O gece konuşmadık.
Ben yatağın bir ucunda, o pencerenin yanında durdu.
Sabah olduğunda, güneş yüzüne vururken bir şey fark ettim.
Bu adamın içindeki kırıklık benimkine çok benziyordu.

Sonraki günlerde Emir bana yaklaşmaya başladı.
Yemek yerken, kitap okurken, bahçede otururken hep aynı sessiz yakınlık…
Bir gün bana dönüp şöyle dedi:

> “Beni kimse değil, sadece sen görebiliyorsun. Gerçek hâlimi. Belki o yüzden seni seçtim.”

 

Kalbim o an sıkıştı. Çünkü ilk defa onun sesinde bir insan sıcaklığı duydum.

Son Gerçek

Aylar geçti.
Bir sabah Emir beni uykudan uyandırdı.
“Elimi tut,” dedi.
Elini uzattı, sonra ilk defa gerçekten yürüdü.
Yanıma geldi, diz çöktü.
“Artık saklanmak istemiyorum. Eğer istersen, bu kez gerçekten birlikte yürüyelim,” dedi.

Gözyaşlarım durmadı.
Ona sarıldım.
Annemin bütün öğretileri, korkularım, borçlarımız… Hepsi silinmişti.
Sadece o an vardı.
Ve o an, bir mucizeye dönüştü.

Epilog

Bir yıl sonra, gazetelerde şu başlık çıktı:

> “Yalın Holding’in varisi Emir Yalın, gizli rehabilitasyonun ardından yeniden iş dünyasında!”
“Yanında gizemli eşi Leyla Karaca-Yalın…”

 

Ama kimse bilmedi.
Asıl mucize, onun yeniden yürüyebilmesi değildi.
İki yaralı kalbin birbirini bulmasıydı.