Eski kocam beni başkasıyla konuşurken yakaladı,

…O an nefesim kesilmişti. Karşımda yıllar önce bıraktığım, geride kaldığını sandığım bir kabus yeniden canlanmıştı. Sesimi çıkarmaya çalıştım ama kelimeler boğazıma düğümleniyordu. İçimde bir ses “Bu defa susma” diyordu.
Tam o an, telefonum çalmaya başladı. Arayan, son zamanlarda yanında huzur bulduğum kişi—yeni sevdiğim insandı. Telefon titrerken, eski kocamın gözlerindeki öfke daha da büyüdü. Ama ben, belki de hayatımda ilk kez, korkuya değil cesarete sarıldım.
Derin bir nefes alıp ona doğru baktım:
“Beni burada tutmaya hakkın yok. Yıllardır yaptığın hatalar yüzünden biz bitti. Daha fazlasına izin vermeyeceğim.”
Bu sözleri beklemiyordu. Otorite, kontrol… elinden kayıyordu. Birkaç saniye şaşkınlıkla baktı. O esnada fırsatı değerlendirip kapıya yöneldim. “Dur!” diye bağırdı, ama bu defa içimde korku yoktu. Kapıyı açıp dışarı adım attığım an, soğuk hava yüzüme çarptı ve yıllardır hissetmediğim bir özgürlük duygusu içimi doldurdu.
Apartman boşluğunda telefon yine çaldı. Cevapladım.
“İyi misin?” diye sordu sevdiğim kişi.
Titreyen bir gülümsemeyle, “Artık olacağım,” dedim.
O gece beni bırakmadı. Saatlerce konuştuk. İçimde sakladığım acıları, yıllarca taşıdığım yükleri ilk defa birine açıkça anlattım. O ise beni yargılamadan, suçlamadan, sadece anlayarak dinledi.
Ertesi gün kendime bir söz verdim:
“Artık kimsenin beni korkutmasına, manipüle etmesine, hayatımı yönetmesine izin vermeyeceğim.”
Bu sözle başlayan süreçte:
Kendime psikolojik destek aldım.
Özsaygımı yeniden inşa etmeye başladım.
Ne istediğimi, neye izin vermeyeceğimi öğrendim.
Eski kocamla arama hukuki yollarla kesin sınırlar koydum.
Kendi hayatımın direksiyonuna geçtim.
Aylar geçtikçe fark ettim ki asıl güç, birinin beni tamamlamasında değil, benim kendimi tamamlamamdaymış.
Yeni sevgilimle ilişkim daha da sağlamlaştı. Çünkü artık “korkuyla kaçan” değil, “bilinçle seçen” bir kadındım. Ona da söyledim:
“Ben kim olduğumu yeni yeni anlıyorum. Eğer bu yolculukta yanımda olmak istersen, birlikte yürüyebiliriz. Ama önce ben kendimi seçeceğim.”
O ise sadece gülümsedi:
“Zaten seni en çok bu gücün için seviyorum.”
Ve o gün şunu öğrendim:
> Hayat bazen bizi en derin karanlıklara çeker, ama o karanlık, kendimizi yeniden bulmamız için bir kapıdır. Korkularla yüzleşmek acıdır ama özgürlük oradadır. İnsan, en çok kendine “Yeter artık!” dediği gün değişir.
Böylece hikâyem bir yarım kalmışlıkla değil;
güçlenerek, öğrenerek ve kendimi yeniden bularak devam etti.

Son yorumlar