Hamile bir kadın

Genç yaşta hamile ve yalnız kalmıştı kadın. Karnında büyüyen bebeğin sevincini, kocasının yokluğu gölge gibi örtüyordu üstüne. Daha dün gibi aklındaydı; birlikte kurdukları hayaller, sıcacık gülüşleri… Şimdi ise geriye sadece mezar taşına yaslanan bir gövde, gözü yaşlı bir kadın kalmıştı. Serin bir sonbahar sabahında mezarlığa geldi. Yapraklar altın ve kehribar renkleriyle toprağı kaplamış, rüzgâr mezarlığın sessizliğine içli bir şarkı katmıştı. Kadın, taşın üzerine titreyen ellerini koyduğunda yüreğinin sızısı daha da arttı. İçinden bir ses, “Yalnız değilsin” dese de gözlerinden süzülen yaşlar bu teselliyi inkâr ediyordu. Tam o sırada göz ucuna yaprakların arasında kalmış eski bir cüzdan ilişti. Önce irkildi, sonra yavaşça eğilip aldı eline. Yılların yıprattığı derisi, çatlamış kenarlarıyla sanki çok şey görmüş gibiydi. Kadın derin bir nefes aldı. Mezarlık sessizdi, rüzgâr dışında hiçbir ses yoktu. Cüzdanı açmaya cesaret ederken kalbi hızla çarpıyordu. Ve açtığında… Gördüğü şey karşısında gözlerine inanamadı…devamı diğer sayfada devam edebilirsiniz.
Son yorumlar