internetten bir adamla tanıştım ama

Duvardaki tabloya bakmak için yaklaşmıştım. Renkleri ne kadar da güzeldi… O sırada Murat yanıma geldi. “Sanat insanın içini ferahlatır,” dedi. Sesindeki yumuşaklık beni şaşırttı.
Bir süre sessiz kaldık. Sonra o, “Yorgunsundur, ben çay demleyeyim,” dedi. Mutfağa gittiğinde içim biraz rahatladı. Çay kokusu evi sardığında, kendimi uzun zamandır hissetmediğim kadar huzurlu buldum.

Koltuklara oturduk. Çaylarımızı içerken havadan sudan konuşmaya başladık. Derken konu hayatımıza geldi. Murat, “İnsan bazen yanlış zamanda doğru insanlarla karşılaşıyor,” dedi. Bu sözleri beni düşündürdü.
Ben de sessizce, “Belki de bazen sadece dostça bir kelimeye ihtiyacımız vardır,” dedim. Gülümsedi. O gülümsemede bir sıcaklık, ama aynı zamanda bir saygı vardı.

Gece Boyunca

Saatler ilerledikçe içimde tuhaf bir huzur ve suçluluk karışımı his vardı. Eşimi düşündüm. Sonra kendimi… Hayatta ne kadar çok şeyi bastırdığımı fark ettim. Murat bana dokunmadı, bir adım bile atmadı. Sadece konuştuk.
Yalnız iki insan gibi… Hayatın yükünü paylaşır gibi.

Sabah

Sabah olduğunda kuş sesleriyle uyandım. Hava mis gibiydi. Murat mutfakta kahvaltı hazırlıyordu. “Erken uyanmışsın,” dedim.
“Uyku tutmadı,” dedi gülümseyerek. “Kahvaltı hazır.”

Masaya oturduk. Sessizce yedik. Arada göz göze geldik ama ikimiz de konuşmadık.
Kalkarken bana, “Neriman, ben seni üzmek istemem. Her şey temiz kalsın,” dedi.
“Biliyorum Murat,” dedim. “Teşekkür ederim.”

Eve dönerken içimde garip bir ferahlık vardı. Sanki içimdeki düğümler biraz çözülmüştü. Belki hiçbir şey olmamıştı, ama ben kendimle yüzleşmiştim.
O gün anladım ki, insan bazen yanlış bir yola sapmadan da kendini bulabiliyor.