Kayınvalidem kocası

Kaynanamın eli birden kalbime dokununca öylece donup kaldım. Gözlerimin içine baktı, sesinde yılların yorgunluğu ama aynı zamanda şefkat vardı.
“Sen çok efendi, çok iyi yürekli bir çocuksun,” dedi. “Oğlumun kıymetini bilmediği yerde, ben sana şükrederim. Bizi taşıyan, bize sahip çıkan sensin. Senin kalbin pırıl pırıl… ama kimse seni görmüyor.”
O an içimde koca bir düğüm çözüldü sanki. Kaynanamın bu sözleri, yaşadığım ihmalin ağırlığını biraz olsun hafifletti. Eşimden göremediğim ilgiyi, kendi annesinden duymak acı bir tebessüm bıraktı yüzümde. O, elini çekmeden devam etti:
“Evlat, senin derdin bana dert. Ben oğlumu da severim, seni de… Ama bilirim, kadın yalnız bırakılınca, içi burkulur, körelir. Sen körelme. Sen mutlu olmayı hak ediyorsun.”
Ben sustum, kelime bulamadım. Gözlerim doldu, boğazıma bir şeyler düğümlendi. Sadece başımı eğip hafifçe gülümsedim. Kaynanam elini yavaşça göğsümden çekti, ama sanki kalbimin üstünde bir sıcaklık bırakmıştı.
Sonra kalktı, mutfağa geçti, bir çay koydu. Tepsiyle gelip yanıma oturdu. Çayın buharı aramızda ince bir sis gibi yükselirken konuşmaya devam etti:
“Bak oğlum, ben buraya sığınmaya geldim, yuvasız kalınca size geldim. Ama ben yüzünden aranız açılacaksa, vallahi de billahi de giderim. Benim gönlüm, sizin sevdanızın bozulmasına razı olmaz. Çünkü ben seni de kendi oğlum gibi bilirim. Evlilik dediğin, iki gönlün birbirini unutmadığı yerdir. Oğlum seni ihmal eder, ama ben biliyorum; onun kalbi senden vazgeçmez. Bazen erkekler annelerine düşkün olur, gözü kör olur. Ama sen sabret. Sen sabredersen, o gün gelecek, yine yanına oturacak, yine gözünün içine bakacak.”
Çayı yudumlarken bu sözler yüreğime işledi. Onun niyeti kötü değildi. Aksine, beni teselli etmeye, yuvamı ayakta tutmaya çalışıyordu. İçimdeki kırgınlık yerini yavaş yavaş bir huzura bıraktı.
Birden kapı gürültüyle açıldı. Çocukların kahkahalarıyla birlikte eşim içeri girdi. Elinde poşetler vardı, belli ki komşudan bir şeyler getirmişti. Bizi yan yana oturmuş görünce gülümsedi:
“Ne yapıyorsunuz siz burada, sırdaş olmuşsunuz ha?” dedi.
Kaynanam bana göz kırptı. Sonra oğluna döndü:
“Biz seninle biraz dertleştik. Sen karını ihmal etme, bak bu kız çiçek gibi. Çiçek sulanmazsa solar. Bunu unutma.”
Eşim bir an durakladı, sonra bana baktı. Yüzünde hafif bir utanç belirdi. Yanımıza geldi, ilk kez uzun zaman sonra yanıma oturdu. Elini elimden tuttu. Çocuklar sevinçle etrafımızda koşarken, kaynanamın gözlerinde gururlu bir pırıltı gördüm.
O an anladım ki, kaynana sadece eşimin annesi değil, aynı zamanda benim de sırdaşım olmuştu. O günden sonra evimizde bambaşka bir denge oluştu. Kaynanam bizi birbirimize daha da yakınlaştıran bir köprü oldu.
Kalbimde, o gün hissettiğim sıcak dokunuşun izi hep kaldı…
Son yorumlar