Kaynanam zaten beni hiç sevmedi

Kapıyı açtığında beni içeriye doğru çekti, ama o anda içimde birden bir şey kıpırdadı… Sanki zaman bir an durdu. O an fark ettim: Bu hissettiğim şey, aslında bir başkasına duyduğum ilgi değil; kendi hayatımdaki çıkmazdan kaçma isteğiydi. Bir yabancının sıcak ilgisi, uzun zamandır hissetmediğim bir değer görme duygusunu hatırlatmıştı sadece.
Adam içtenlikle, “Gerçekten iyi misin? Dün çok üzgündün,” dedi. Yüzüne baktım; niyeti kötü değildi ama benim kendi yaralarımı başkasının ilgisiyle kapatamayacağımı hissettim.
O an geri çekildim ve derin bir nefes aldım.
“Ben… şu an hiçbir şeye hazır değilim,” dedim. “Bir sorun yaşıyorum ve bunu çözmeden başka bir kapıdan içeri giremem.”
Adam anlayışla başını salladı. “Kendine iyi davran. Hak ettiğin değeri önce sen kendin ver,” dedi. Bu söz, o güne kadar kimsenin bana söylemediği kadar anlamlı geldi.
Bir süre konuştuk, ama konuşma bir yakınlaşma değil, bir aydınlanma gibiydi. Bana herhangi bir beklentiyle yaklaşmadı. Sadece bir insan olarak iyi olmamı istediğini hissettim.
Sonra kapıdan çıktım. Soğuk hava yüzüme vurduğunda içimdeki sis dağılır gibi oldu.
Taksiye binerken kendime dedim ki:
“Ben önce kendi yolumu bulmalıyım. Başkasının ilgisiyle değil, kendi kararlarımla ayakta durmalıyım.”
Eve dönmedim; bir parkta oturup uzun uzun düşündüm. Evliliğimin ne kadar yorucu olduğunu, yıllardır kendi ihtiyaçlarımı bastırdığımı, kayınvalidemin baskısının beni nasıl tükettiğini, ilişkimde iletişimin ne kadar bozulduğunu hepsiyle yüzleştim.
Ama ilk kez kaçmak yerine çözmek ya da doğru şekilde bitirmek gerektiğini anladım.
Ertesi gün eşimle sakin bir şekilde konuştum. İlk defa duygularımı net bir biçimde ifade ettim:
“Böyle devam edemem. Kendimi kaybettim. Ya beraberce bir çözüm yolu buluruz, ya da birbirimizi yıpratmadan ayrılırız.”
O da benim kadar yorgundu aslında. İkimiz de susarak sorunların büyümesine izin vermiştik. Sonunda ortak bir kararla, saygıyı koruyarak yolları ayırmanın daha doğru olduğuna karar verdik.
Aylar geçti…
Hayatımı yeniden kurmaya başladım. Kendimi tanımaya, sınırlar koymaya, değerimi hatırlamaya… O gün kapısını çaldığım adamla hiçbir romantik ilişkim olmadı; o sadece hayatıma, kendimi fark etmem için gelen bir işaret gibiydi.
Ve bugün dönüp baktığımda, o karşılaşmanın beni yanlış bir yola değil, kendime döndüren bir yola yönlendirdiğini görüyorum.
Sonunda şunu öğrendim:
İnsan, en çok kendini ihmal ettiğinde savrulur.
Ve en doğru adımlar, bir başkasına değil, kendine doğru atılanlardır.

Son yorumlar