Kocam üçüncü bir evlat daha istedi

Direndi. Hem de nasıl.
İlk hafta sürekli aradı. Önce yumuşaktı. “Bir hata yaptım,” dedi. “Sadece korktum. Sonra suçlamaya geçti. “Beni çocuklarımdan koparamazsın. Ardından tehditkår oldu. “Bak bu iş çirkinleşir.”
Annesi devreye girdi. Bana, “Yuvanızı dağıtıyorsun,” dedi. “Erkek dediğin çalışır, kadın da idare eder.” O cümleyi kaç kez duymuştum kim bilir. Ama ilk kez içimde bir şey kıpırdamadı. Artık bana ait değildi o sözler.
Mahkeme süreci başladığında gerçekler tek tek ortaya döküldü. Çocukların okul kayıtlan, doktor randevulan, öğretmenlerle yapılan görüşmeler… Hepsinde benim adım vardı. Onun adıysa neredeyse hiçbir yerde yoktu. Hakim sorular sordukça, o teriedi. “Yoğundum,” dedi. “İşim vardı. Ama çocukların adını, öğretmenlerinin ismini bile karıştırdı.
Çocuklarla yapılan pedagog görüşmeleri en zoruydu. Kızım ağlayarak, “Babamı seviyorum ama annemle daha güvendeyim, dedi. O an kalbim parçalandı ama aynı zamanda doğruluğumdan şüphe etmediğim için kendimle gurur duydum.
Geçici velayet bana verildi. O an adliyeden çıktığımda dizlerim titriyordu. Kazanmıştım ama bir savaşın ortasındaydım hålå.
Kocam, artık eski kocam demeye başladığım adam, çocukları hafta sonları görmeye başladı. İlk başlarda hevesliydi. Sonra yavaş yavaş aksatmaya başladı.
Bazen geç getiriyor, bazen hiç almıyordu. Çocuklar hayal kırıklığına uğruyordu. Ben ise onları toparlamaya çalışıyordum.
Bir akşam kızım bana, “Anne, babam üçüncü çocuk istiyordu ya…” dedi. Başımı kaldırdım. “Bence o çocuk istemiyordu. O, senin hep burada olmanı istiyordu.”
O cümle her şeyi özetledi. Yıllardır benim varlığımı, emeğimi, sessiz fedakarlığımı garanti sanmıştı. Ben gidince boşluğun çocukla dolacağını zannetmişti.
Aylar geçti. Boşanma kesinleşti. Nafaka bağlandı. Ev satıldı, paylaşıldı. Daha küçük ama bana ait bir eve taşındık. Çocuklar odalarını seçti, duvarlarına resimler astılar. Ev sessizdi ama huzurluydu.
Bir gün eski eşim aradı. Sesi yorgundu. “Haklıymışsın,” dedi. “Ben baba olmayı hiç öğrenmemişim.”
Ne diyeceğimi bilemedim. “Öğrenmek için hâlâ zamanın var” dedim sadece. “Ama bu sefer sorumluluğu gerçekten alırsan.”
Telefon kapandıktan sonra pencereye baktım. Çocuklar parkta oynuyordu. Kızım kardeşini itiyordu salıncağa, oğlum kahkahalar atıyordu. Ben onlan izlerken içimde ilk defa tam bir bütünlük hissettim.
Üçüncü bir çocuğum olmadı. Ama kendimi yeniden doğurdum.
Ve bazen, gerçekten en cesur annelik kararı, bir çocuğu daha dünyaya getirmek değil; kendini kurtarmaktır.

Son yorumlar