Adım Kezban 20 yaşındaydım. Köyün en fakir evinden çıkıp ağanın konağına gelin gidiyordum. Babam borçlarını ödemek için bu evliliğe razı etti beni. Ben ise içimdeki korkuları kimseye söyleyemedim, söylesem de dinleyen olmazdı zaten
Ağa dedikleri adamı sadece bir kez, uzaktan görmüştüm. Kırklı yaşlarında, heybetli, kalın kaşlı bir adamdı.

Konağın büyük ahşap kapısı açıldı. Hizmetçiler beni içeri aldılar. Kırmızı ipek gelinliğimi sırtımdan çıkarıp, sıcak su dolu bakır bir leğene oturttular. Yaşlı hizmetçi fısıldayarak,
“Yıkan kızım, Ağa Efendi seni bekliyor,” dedi.

Suya daldım. Köpükler vücudumu sararken aynadaki yansımama baktım. İnce belim, dolgun ka-lça-larım… “Neden bu kadar heyecanlıyım ve korkuyorum?” diye düşündüm Ama biliyordum; o gece, o güçlü adamın bana neler yapacağını… Banyodan sonra beni başka odaya aldılar bekle dediler, bir süre sonra Kapı vuruldu.
“Hazır mısın kızım?” dedi hizmetçi. Ayağa kalktım, hazırım dedim ama titriyordum.. Ağanın odasına yaklaştıkça kalbim daha hızlı atıyordu. Meğer bana yapacaklarını tahmin bile edememişim…

Kapı aralıktı. İçeriden derin bir erkek sesi geldi:
“Gir, gelinim.” İçeri girdim. Eliyle karyolayı gösterdi Yavaşça yatağa doğru gittim.. Devamını diğer sayfamıza geçerek okuyunuz