O gece

“Ben size her şeyi söylemek zorundayım…” dedim, sesim titreyerek salonun duvarlarında yankılandı. O an herkesin yüzü bana çevrildi. Damat, yani kocam, gözlerimin içine baktı ama ben onun gözlerinde güven değil, yalnızca korku gördüm.

Bir an sessizlik çöktü. Sanki herkes nefesini tutmuştu da, sadece benim hıçkırıklarım duyuluyordu. İçimden yıllardır sakladığım o yük dışarı fırlamak için çırpınıyordu. Dayanamadım… Dudaklarım çözüldü.

“Ben bu evliliğe gönüllü olmadım…” dedim. Gözler kocaman açıldı. Arkadaki kadınlar şaşkınlıktan ellerini ağızlarına kapadı, bazıları yutkundu. Eşim başını eğdi, çünkü o gerçeği biliyordu.

Yıllardır sustuğum o hikâyeyi anlatmaya başladım. Her kelimem boğazımı yakıyor, içimi dağlıyordu:

“Beni bu evliliğe zorladılar… Kendi isteğimle değil, mecbur bırakıldım. Dışarıdan herkes mutlu bir yuva kurduğumuzu sanacak. Ama ben, kalbim başkasındayken, sevmediğim bir adama ‘evet’ dedim. Siz kahkahalarla oynarken, ben içimde fırtınalarla savaştım. Şimdi burda, bu gelinlikle otururken, artık susamayacağımı anladım.”

Salon buz gibi kesildi. İnsanların nefes alışları bile ağırlaşmıştı.

Sonra gözlerim kapıya kaydı. Çünkü o sırada kapı aralandı. İçeri adım atan adamı görünce yüreğim yerinden fırlayacak gibi oldu. Evet… İşte gerçek sevdam, gerçek yarım oydu. O an kalabalık uğultuya boğuldu. Kimi “Kim bu?” diye fısıldadı, kimi şaşkınlıktan yerinden kalktı.

Benim içinse zaman durmuştu. Göz göze geldiğimizde çocukluğum, gençliğim, bütün hayallerim geri döndü. Sanki bir anlığına dünya sustu, biz kaldık.

“İşte!” dedim titreyerek, “Kalbim onunken, bana başka bir yol bırakmadılar. Onu susturdular, beni susturdular. Ama artık susmayacağım!”

Kocam ayağa kalktı, yüzü bembeyaz olmuştu. Bir adım attı bana doğru, sonra geri çekildi. Kalabalığın arasında fısıldaşmalar, şaşkınlık çığlıkları yükseliyordu. Benim annem ağlamaya başlamış, damadın annesi öfkeyle bana bakıyordu.

Ama ben ilk defa, içimden taşan o yükten kurtulmuş gibiydim. Evet, fırtına kopacaktı. İncinecekler, kırılacaklar, belki bu düğün yarıda bitecekti. Ama ben ilk kez gerçekten nefes aldığımı hissettim.

Başımı kaldırıp herkese bakarak dedim ki:
“Bugün benim düğünüm değil… Bugün benim özgürlüğüm.”

Ve o an, gözyaşlarımın arasından ilk defa gülümsedim…