Sekiz yaşında bir çocuk

Tam o sırada arkadan sert bir ses duyuldu:

“Ne yaptığını sanıyorsun sen?!”

Okul müdürüydü. Tesadüfen oradan geçiyordu, alarm çalan arabayı, kırılmış camları ve Emir’i görünce kaşları çatılmıştı. Etrafı süzdü, bağıracak gibiydi.

Emir korkuyla geri adım attı.
“Ben… o çocuk içeride sıkışmıştı… nefes alamıyordu…” diye kekeledi.

Müdür devam etti:
“Cam kırmak mı? Bu kabul edilemez! Hem derse geç kalıyorsun hem—”

O anda, küçük çocuğun annesi müdürün sözünü kesti. Gözleri yaşlı, nefesi kesik kesikti:
“Hayır! Eğer o olmasaydı… oğlum belki de yaşamıyordu!”

Müdür şaşırdı, sustu. Kadın devam etti:
“Sadece birkaç dakika markete girdim. Kapı kilitlendi, anahtar içeride kaldı. Geri döndüm ama… oğlum ağlıyordu, nefes alamıyordu… Bu çocuk hiç düşünmeden onu kurtardı!”

Kalabalık toplanmaya başlamıştı. İnsanların bakışları artık Emir’e öfkeyle değil, şaşkınlık ve hayranlıkla dönmüştü.

Müdür yutkundu. Ses tonu yumuşadı:
“Ben… sadece okulun kurallarını—”

Bu kez polis sireni duyuldu. Ambulans ve polis geldi. Herkes kenara çekildi. Bir polis memuru Emir’in yanına geldi.

Emir daha da korktu. “Şimdi kesin tutuklanacağım,” diye düşündü.

Polis dizlerinin üzerine çöktü, Emir’e baktı:
“Bu camı sen mi kırdın?”
Emir başını eğerek fısıldadı: “Evet… ama yardım etmek için…”

Polis gülümsedi:
“Kurallar insan içindir. Bazen bir cam kırmak, bir hayat kurtarmaktan daha önemli değildir. Aferin sana evlat.”

Çocuğun annesi bunu duyunca tekrar ağladı ama bu kez rahatlamıştı.
“Onu affetmek yetmez,” dedi. “Bu çocuk… kahramanlık yaptı.”

Müdür derin bir nefes aldı. Gururla Emir’e baktı:
“Evet… bugün derse geç kaldın ama çok daha büyük bir derse zamanında yetiştin.”

Ambulansla küçük çocuk hastaneye götürüldü. Emir ise yavaş adımlarla okula yürüdü. Müdür bu kez yanında yürüyordu. Kimse ona kızmıyordu.

Sınıfa girdiğinde bütün gözler yine ona döndü. Ama artık alay yoktu… fısıltı yoktu. Sadece saygı vardı.

Öğretmeni hafif bir tebessümle şöyle dedi:
“Geç kaldın Emir… ama iyi ki geç kaldın. Çünkü bir hayat kurtardın.”

Sınıf alkışladı. Emir utandı ama kalbi ilk kez bu kadar hafifti. Pencereden güneş içeri sızıyordu. Belki de hayat ilk kez bu kadar anlamlı gelmişti.

Ve o gün herkes şunu öğrendi:
Bazen kahraman olmak için büyük yaşta olmak gerekmez. Sadece doğru zamanda, doğru şeyi yapmak yeter.