Ben Hüseyin. Üç çocuğum vardı

ff

Ben Hüseyin. Üç çocuğum vardı. “Vardı” diyorum, çünkü yıllardır aramadıkları için artık yok sayıyorum. Ne bir selam, ne bir hatır, ne bir haber… Dünyada yalnız yaşadığımı bana her gün hatırlattılar. En kötüsü de şu: İnsan yaşlandıkça ölümden değil, unutulmaktan korkuyor.

Sabah kalktığımda ev sessizdi. Evin sessizliği alıştığım bir şey ama bugün başka bir ağırlığı vardı. Bir baba, çocuklarının sesini duymayı ne kadar bekler? Ben yıllardır bekliyorum. Kapı çalınsa “Herhâlde onlardır” diye düşünmek bile hayal oldu artık.

Odun toplamaya çıktım. Mecburum. Kimse benim için bir şey yapmıyor. Sırtıma yüklediğim odun değil aslında… Yılların biriktirdiği yalnızlık. Bastonum olmasa ayakta duramam ama yine de kimse bilmez. Bilse de umursamaz.

Ormana gittiğimde elim titredi. Yere eğilirken içimden bir cümle geçti:
“Ben hayattayım ama kimsenin hayatında yokum.”

Odunları toplayıp geri dönerken yol bana hiç bitmeyecek gibi geldi. İçimde bir sıkıntı vardı. Sanki bugün bir şey olacak. Ama iyi mi kötü mü, bilmiyorum.

Köy yolunun girişine geldiğimde durdum. Çünkü biri beni izliyordu. Bir yabancı. Elinde bir zarf vardı. Benim adımı söyledi. Sesim çıkmadı, sadece baktım.

Adam zarfı bana doğru uzattı.
“Bunu mutlaka sizin okumanız gerekiyor,” dedi. Devamını okumak için diğer sayfaya gecebilirsin..